ANATOMİ

Anatomi, Yunanca'da "çıkarmak" anlamına gelen "ana" ve "kesmek" anlamına gelen "tome"den türetilmiş bir kelimedir. Canlıların yapısı ve düzeni ile ilgilenen bilim dalıdır. Temel tıp bilim dalları arasında en eski geçmişe sahip ve gelişmesini tamamlamış tek bilim dalıdır.
Hayvanlarla ilgilenen hayvan anatomisi (zootomy) ve bitkilerle ilgilenen bitki anatomisi (phytonomy) olarak iki alt daldan oluşur.
Temel tıp bilimlerinden biri olan insan anatomisi ise insan vücudundaki organların tanımlanması, büyüklük, biçim gibi özelliklerinin ortaya konması, birbirleriyle olan ilişkilerinin belirlenmesi ve bunların hekimliğe uygulanmasıyla ilgili bilimsel uğraş alanıdır.
Sanatçılar da insan ve hayvan anatomisiyle ilgilenmişler, çizimlerini oluştururken bu bilgiden faydalanmışlardır.

Anatomi Tarihi
Anatomi ile ilgili ilk çalışmaların izlerine mağara döneminde rastlanır. Mağaralarda hayvan vücutlarının yapılarını gösteren çizimler saptanmıştır. 15-10 bin yıl öncesinde kalmış olmasına karşın bu resimlerdeki hayvanların kalpleri doğru yerlerde gösterilmiştir. Mezopotamya’da yapılan kazılarda İÖ 3000’lerden kalma koyun karaciğerlerinin kilden yapılmış modelleri bulunmuştur. O dönemde kan ve karaciğer ilişkisiyle ilgili bilgiler nedeniyle karaciğerin canlılığın merkezi olduğu sanılırdı.
Mısır’da mumyalar üzerinde yapılan çalışmalar, İÖ 2000’den günümüze ipuçları vermiştir. Mumyalanan cesetlerin tüm organlarının çıkarılmış, kalbin ise yerinde bırakılmış olması o dönemde kalbin öneminin bilindiğini vurgular.
İÖ 1500-1600’lerden kalma papirüslerde insan kalbi, kan damarları ve beyin konusunda oldukça ilginç bilgiler elde edilmiştir. Aynı dönemlerde Uzakdoğu’da mistik düşünceler baskın olduğundan oldukça başarılı ameliyatlar gerçekleştirilmesine karşın anatomi bilgileri çok sınırlıydı. İnsan vücudunun 300 kemik, 800 bağ, 500 kas, 300 toplardamar kapsadığına inanılıyordu. Eski Yunanlılarda ölü de olsa insan vücudunun açılıp incelenmesi yasaktı, bu konuda oldukça sert önlemler alınmıştı. Bu nedenle Eski Yunanlı bilim adamları anatomi alanındaki bilgilerini daha çok Mısır ve Uzakdoğu’dan elde ederlerdi. Aristoteles’in anatomi bilgisini Büyük İskender ile gittiği Doğu ülkelerinde pekiştirdiği ileri sürülür. Tıbbın babası sayılan Hipokrates döneminde bile Yunanlılar bu zayıf yönlerini sürdürdüler. Hipokrates’in kitaplarında anatomi açısından yaptığı yanlışlar bu görüşü destekler. Yunan bilim adamlarının otopsi yapmalarının yasak olduğu dönemlerde Mısır’da İskenderiye Tıp Okulu’nda öğrencilere otopsi gösterilerek uygulamalı anatomi bilgisi okutulurdu. İÖ 350-280 arasında Herofilus adlı bilim adamı idam edilen suçlunun cesetlerini açarak incelemişti. Herofilus sinir sistemini araştırarak sinirlerin beyin ve omuriliğe bağlı olduklarını, Aristoteles‘in ileri sürdüğü gibi kalpten çıkmadıklarını ortaya koydu. Herofilus’un 600 kadavra üzerinde 20 tıp öğrencisine eğitim yaptırdığı ileri sürülür. Avrupa’da o dönemde kadavra üzerinde çalışmaya izin verilmemiş olması nedeniyle Galenus (Bergama İS 129-Roma İS 199) adlı Egeli bilim adamının çalışmalarına kadar anatomide fazla ilerleme elde edilemedi. Galenus kesip ayırma çalışmalarını daha çok maymunlar üzerinde geliştirdi. Bu arada kaza kurbanı olan iki ceset üzerinde de inceleme yaptı.

Rönesans’ın başlamasıyla Avrupa’da insan vücudu üzerinde araştırmalara izin verilmekle birlikte din adamlarının Galenus’un sözlerini ve yazdıklarını bağnazca benimseyip eleştirilemez kabul etmeleri, öteki tıp dalları yanında anatominin de ilerlemesine engel oldu. Ancak, İtalyan bilim adamı Andreas Vesalius (Brüksel 1514-1564) yazdığı De Fabrica Humanis Corporis (İnsan Vücudunun Yapısı) 1543, adlı eseriyle Galenus‘un yanlışlarını ortaya koydu. Bunun sonucunda kilise tarafından şiddetli tepkiyle karşılandı ve eserlerini halkın gözleri önünde yakarak yaşadığı kentten ayrıldı. Anatomide Galenus‘un getirdiği ve uzun yıllar bu bilimin ilerlemesine engel olan yanlış bilgiler, İngiliz bilim adamı William Harwey (1578-1656) tarafından kesinlikle yıkıldı. William Harwey kan dolaşımıyla ilgili bilgileri doğru bir biçimde ortaya koyunca anatomiyle ilgili bilgiler arttı. John Hunter (1728-1793) adlı araştırmacı ise anatomi çalışmalarının genel ilkelerini ortaya koydu ve insan vücudu konusunda birçok doğru bilgiyi bilim dünyasına sundu. İnsan vücudunun anatomisinin doğru bilinmesi, hastanın muayenesi ve hastalık tanısının doğru yapılmasında büyük yarar sağladı. Günümüzün modern teknolojisinin tıbba kazandırdığı olanaklarla anatomide de büyük ilerlemeler sağlanmıştır. Anatomiyle ilgili çalışmalarda temel ilke olan kesip ayırmada (diseksiyon) kullanılan gereçler öteden beri aynıdır: Bisturi, penset, oluklu sonda ve makas. Bazen özel işler için testere, çekiç ve keski gibi gereçler de kullanılabilir. Bir diseksiyonun başarısı bu gereçlerin yerinde ve dikkatle kullanılmasına bağlıdır.

Günümüzde geliştirilen gereçlerle bir canlıyı açıp parçalamadan da organlar hakkında bilgi edinilebilmektedir. Röntgenin bulunmasıyla radyolojik anatomi adı verilen bilim dalı doğdu. Ayrıca yine röntgenle yapılan tomografik incelemelerle bir organın tabaka tabaka içe doğru incelenmesi de olasıdır. Ses dalgalarının organlara çarpıp yansıması yönetimine dayanan ultrasonografi, radyoaktif maddelerin organlara tutulmasıyla yapılan sintigrafik araştırmalarla çeşitli organların vücuttan çıkarılmadan incelenebilmesi sağlanmaktadır.

Türkiye’de Anatomi
Ülkemizde 14 mart 1827’de Tıphane ve Cerrahhane açılmıştır. Anatomi öğretimine model, planş ve resimler ilk defa bu dönemde sokulmuştur. Anatomi dersleri Osman SAİB Efendi tarafından verilmiştir. 1841’de Abdülmecit’ten alınan bir fermanla anatomi öğretimine kadavra girmiştir. Hasan Mazhar Paşa, 1871-1874 yılları arasında Paris’te anatomi ve cerrahi ihtisası yaptı. İstanbul Askeri Tıp Okulu’nda teşrih muavinliği (anatomi doçentliği)’ne başladı. Daha sonra teşrih muallimliği (Anatomi Profesörlüğü) ünvanı verildi. Mazhar Paşa, yurda döndüğünde tıp eğitimi Fransızca yapılmaktaydı. O ve bir grup arkadaşı derslerin Türkçe olarak verilmesi tezini savundular ve bu konuda başarılı da oldular. Onlarla birlikte Türkçe tıp eğitimi başlamış oldu. Mazhar Paşa, birçok tıp teriminin Türkçe karşılıklarını bulup yerleştirilmesinde, özellikle anatomi terimlerinin birçoğunun bulunup kullanılmasında önemli bir hizmet verdi. Tıp fakültesinde anatomi ders eğitiminin, Fransızcadan ziyade Türkçe işlenmesi konusunda oldukça fazla emek harcadı.
Türkiye'de Modern Anatominin Kurucusu Hasan Mazhar Paşa
“Lügat-ı Tıp” (Tıp Sözlüğü)’ın hazırlanmasında ve anatomi terimlerinin, tıp eğitimine ve literatüre yerleştirilmesinde büyük katkıları oldu. Türk Anatomisi, uzun yıllar Mazhar Paşa’nın Anatomi terimlerinin etkisi altında kalmıştır. Hasan Mazhar Paşa ile Türk anatomisinde yepyeni bir dönem başladı. Mazhar Paşa aralarında Ord.Prof. Dr. Zeki Zeren’in de bulunduğu yüzlerce doktor yetiştirdi.
Hasan Mazhar Paşa, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Anatomi Kürsüsü (Teşrih Enstitüsü) başkanı Ord. Prof. Dr. Nurettin Ali BERKOL, aynı kürsüden yetişen Ord. Prof. Dr. Zeki Zeren Türkiye’de modern anatominin kurucuları arasında sayılabilir.

Günümüz Türkiye’sinde tıp, diş hekimliği ve veteriner hekimliği fakültelerindeki Anatomi anabilim dallarında uluslararası alanda kabul gören Nomina Anatomica’lar ve onların en yeni uygulaması olan Terminologia Anatomica yaygın olarak kullanılmaktadır. Günümüzde Türkçe olarak yazılan çok sayıda Anatomi ders kitabı vardır ve hepsinde uluslararası terminoloji esas alınmıştır.

Anatomi vücut yapılarını ele alış biçimlerine göre çeşitli adlar alabilmektedir:

Anatominin Alt Bölümleri
  ü Sistematik Anatomi: Vücudun bütün sistemlerini ayrı ayrı inceleyen bilimdir. Kemikbilim ( Osteologia), Kasbilim ( Myologia ), Sinirbilim ( Neurologia) bunlara örnek olarak gösterilebilir.
  ü Topoğrafik Anatomi: Daha önceleri, tıbbi, cerrahi veya uygulamalı anatomi denilen bu dal, vücudun herhangi bir bölgesinde doku katlarını sırayla deri, adale, damar, sinir ve kemik katları olarak inceler. Cerrahi işlemlerde topoğrafik anatomiyi bilmenin büyük önemi vardır.
  ü Patolojik Anatomi: Organların normalden, sapmalarını inceleyen dal. Çok önemli olduğundan dolayı bugün fakültelerimizde ayrı bir temel bilim dalı olarak okutulmaktadır. Bir organda kanama, kalb adalesinde geçirilmiş bir enfarktüs, akciğerlerde geçirilmiş bir tüberküloz (verem) kalıntısı, bir urun (tümörün) habis olup olmadığı bu bilim tarafından açıklanır. Kişi hayatta iken ortaya çıkarılamayan hastalıklar veya şüpheli ölüm sebepleri, patolojik anatomi uzmanları tarafından bulunmakta ve bu şekilde adalete de yardım edilmektedir.
  ü Karşılaştırmalı Anatomi: İnsan ile başka canlıların vücut yapılarındaki benzer ve farklı tarafları karşılaştırmalı olarak ele alan ve bunu insan anatomisinin daha iyi anlaşılmasında kullanan anatomi dalı.
  ü Klinik Anatomi: Vücut yapılarının hastalıklara tanı koyma aşamasındaki rollerini ortaya koyan alt uğraş alanıdır.
  ü Nöroanatomi: Sinir sistemi anatomisi ile ilgili dalıdır.
  ü Sitoloji: Histolojinin bir bölümü olarak da kabul görmekte olan hücre bilimidir. Hücreyi oluşturan yapıların ayrıntılı olarak incelenmesini temel alır.
  ü Gelişimsel Anatomi (Developmental Anatomy): İnsan vücudunun şekillenmeye başladığı ilk andan ölümüne kadar geçirdiği evreleri ve normal yapısal değişiklikleri inceler. Çeşitli alt başlıklara ayrılabilir:
Doğum Öncesi Dönemi Anatomisi (Embryologia): Dişi ve erkek eşey hücrelerininbirleşmesi ile şekillenen zigot oluşumundan doğuma kadar olan dönemi incelemeyi temel alır. Bu dönemi de embriyo ve fötus dönemi anatomisi olarak ikiye ayırmak olanaklıdır. Teknolojik gelişmeler, bazı hastalıkların doğumdan önce saptanabilmesini ve tedavisini sağlayabilmekte olduğundan fötus anatomisinin önemi giderek artmaktadır.
  ü Çocukluk Dönemi Anatomisi (Child Anatomy): Doğumdan itibaren puberte dönemi sonrasına kadar süren gelişimi inceler.
  ü Erişkin Dönemi Anatomisi (Adult Anatomy): Erişkin insan vücudunun yapısını inceler. Klasik ders kitaplarında verilen bilgiler erişkin insan vücudu temel alınarak hazırlanmıştır.
  ü Yaşlılık Dönemi Anatomisi (Geriatric Anatomy) : Yaşlı insanlardaki normal yapısal değişiklikleri inceler.
  ü Radyolojik Anatomi : Radyografi sonucu elde edilen radyogramda organ yapılarının ve organlar arası ilişkilerin incelenmesidir.

Anatominin İnceleme Alanına Giren Vücut Yapıları
  ü Kemikler
  ü Kıkırdaklar
  ü Eklemler
  ü Ligamentler (Bağlar)
  ü Kaslar
  ü Solunum sistemi
  ü Dolaşım sistemi
  ü Ürogenital sistem
  ü Sindirim sistemi
  ü Sinir sistemi
  ü Endokrin sistem
  ü Deri