Bazı kuş türleri bir seferde on ya da daha
çok yumurta yumurtlarken, neden bazıları
yılda yalnızca bir yumurta yumurtlar? San
Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Dr. Walter Jetz, Stanford Üniversitesi’nden Dr.
Çağan Şekercioğlu ve Johannes Gutenberg
Üniversitesi’nden Katrin Bohning-Gaese’den
oluşan bir ekip PLOS Biology’nin 9 Aralık
tarihli sayısında yayımlanan çalışmalarıyla bu
soruyu yanıtlamaya çalışıyor.
Kuşların ve sürüngenlerin bir yuvanın
içine bıraktıkları toplam yumurta sayısına
“kuluçka büyüklüğü” denir. Kuluçka
büyüklüğü üzerine yapılan çalışmaların uzun
bir geçmişi vardır. Şimdiye değin yapılan
çalışmalar, kısa ömürlü yani yavruların
hayatta kalma becerisinin düşük olduğu
türlerin bir seferde çok sayıda yumurta
yumurtladığını gösteriyor; böylece kuşlar
hayatta kalmayı başaracak yavru sayısını
artırmaya çalışıyor. Uzun ömürlü yani
yavruların hayatta kalma becerisinin yüksek
olduğu türlerse az sayıda yumurta yapıp,
yavruların her birine daha çok yatırım
yapmayı yeğliyor. Ne var ki bu veriler,
birbirine yakın türler arasındaki birçok farklı
nedene, örneğin çevreye, besine, yırtıcıların
varlığına, sağlık durumlarına bağlı olarak
görülen kuluçka büyüklüğü farklılıklarını
açıklamaya yetmiyor.
5290 kuş türünün her birinin kuluçka
büyüklüğünün, biyolojisinin ve çevresel
verilerin değerlendirildiği bu çalışmada,
Dr. Çağan Şekercioğlu’nun öğrenci ve
gönüllülerin yardımıyla oluşturduğu dünya
kuşları veri tabanı kullanılmış. Dünyadaki
10.000 kuş türünün, yaşama ortamları,
besinleri, ağırlıkları, yumurta sayıları,
soylarının tükenme riski, yuva tipleri,
üreme biyolojileri, yaşadıkları yerler ve
daha birçok ekolojik karakteristiğiyle ilgili
600.000’den çok girdinin bulunduğu
bu veri tabanı, yüzlerce kitap ve bilimsel
makalenin derlenmesiyle oluşturulmuş.
Dr. Jetz araştırma sonuçlarının, kuluçka
büyüklüğünde görülen küresel varyasyonun
önemli bir bölümünü açıklayabildiğini
ve belirli bir bölgede yaşayan-üreyen kuş
tiplerinin kuluçka büyüklüğünün yüksek
güvenilirlikle tahmin edilmesini sağladığını
bildiriyor. Araştırma sonuçlarına göre artan
çevresel değişkenlik kuluçka büyüklüğünün
de büyümesine neden oluyor. Yuvalarını
korunaklı kovuklara yapan kuşların, örneğin
ağaçkakanların kuluçka büyüklüğü, açık
yuva yapan kuşlara göre daha büyük oluyor.
Ayrıca mevsimselliğin belirgin olduğu
ılıman iklimlerde yaşayan kuşların kuluçka
büyüklüğü de tropik iklimlerde yaşayan
kuşlara göre daha büyük oluyor.
Araştırmacılar bulgularının küresel
iklim değişiminin yol açtığı hızlı çevresel
değişimlerden etkilenen türlerin
korunmasında önemli olacağını söylüyor.
Dr. Jetz bunu şöyle açıklıyor: “Bulgularımız
kuşların yalnızca nerede yaşadığının
değil, aynı zamanda yaşamlarını nasıl
sürdürdüklerinin de (özellikle üreme
stratejilerinin) iklimle yakın ilişki içinde
evrildiğini gösteriyor. Küresel iklimde
yaşanacak hızlı değişimler hem kuşların
yaşamlarının her iki yönünü, yani ‘nerede’ ve
‘nasıl’ yaşadıklarını, hem de evrim sürecinde
bunlar arasında kurulmuş bağı olumsuz
etkileyecek.”
Şekercioğlu da elde ettikleri sonuçların
koruma biyolojisi açısından önemini
şöyle dile getiriyor: “Kuş türlerinin çoğu
tropik bölgelerde yaşar. Tropikal kuşların
az olan yumurta sayısı, fazla değişkenlik
göstermeyen tropik iklim tarafından
şekillendirilmiştir. Bu kuşların yaşamlarını
sürdürebilmesi, bu türlerin binlerce
yıldır uyum sağladıkları hava koşullarının
devamına bağlıdır. Küresel ısınma ve
bunun sonucunda artacak olan mevsimsel
değişkenlik, çok değişken olmayan
mevsimlere uyum sağlamış tropik kuşları
tehdit edecektir. Hali hazırda yüzlerce
tropik kuş türünün soyu zaten tehdit
altındadır. İklimsel değişkenlikle bu kuşların
üreme stratejileri arasında ortaya çıkacak
uyumsuzluklar, bazı türlerin soyunu yok
olmanın eşiğine getirecektir.