BUKALEMUNLARIN
SIRRI ÇÖZÜLDÜ
Daha
önce bu hayvanların, farklı hücrelerindeki renkli pigmentleri toplayarak ya da
dağıtarak renk değiştirdikleri düşünülüyordu.
Ancak
yeni bulgular, bunun kristallerden oluşan "değiştirilebilir bir
ayna"dan kaynaklandığına işaret ediyor.
Bu
hayvanların aynı zamanda kızıl ötesine benzer ışınları yansıtan ikinci bir
hücre katmanı sayesinde vücutlarını serin tutabildikleri ortaya çıktı.
İki
şekilde renk oluşturan sürüngenlerin sıcak ya da koyu renkler için pigmentlerle
dolu hücreleri var. Ama daha parlak mavi ve beyazlar, "yapısal
renkler" adı verilen bu kristaller gibi fiziksel elementlerden yansıyan
ışıklardan oluşuyor.
Bu
renkler harmanlanabiliyor. Örneğin "yapısal bir mavi"yle sarı
pigmentlerin karışımından canlı bir yeşil elde edilebiliyor.
AĞROTUR TUZ
GÖLÜNDE ENDER RASTLANAN FLAMİNGO GÖZLENDİ
Kıyı kenti Limasol'un güney doğusunda bulunan
Ağrotur tuz gölünde ender bulunan siyah flamingo gözlendi.
Ağrotur
Britanya Üsleri'nden yapılan açıklamada, siyah flamingonun bu türde dünyada tek
flamingo olduğu ve çok az insan tarafından görülebileceği belirtildi.
Açıklamada,
“Uzmanlar flamingonun çok ender durumda ortaya çıkan, 'melanizm'
(koyu renk fazlalığı) olarak bilinen, alışılagelen melaninden daha fazla
melanine sahip olmamktan dolayı koyu kahve veya siyaha dönüşen genetik bir
bozukluğu olduğuna inanıyorlar” denildi.
Kuş
en son 2014'te İsrail'de gözlemlenmişti. Siyah flamingonun renginden başka her
yıl Egemen Üsler Bölgesi'nde gözlenen diğer flamingolardan farklı hiçbir şeyi
bulunmuyor.
Egemen
Üsler Bölgesi Yönetimi Çevre Görevlisi Yardımcısı Alexia Perdiou, “Birkaç gün
içerisinde birçok ziyaretçi bekliyoruz. Ben onları görmeye gelecek insanlardan
çok hassas olmalarını istiyorum” dedi.
Alexia
Perdiou, en iyi gözlem yerinin Ağrotur yeni Çevre ve Eğitim Merkezi olacağını,
burada tuz gölünün olağanüstü manzarasının görüldüğü özel bir alanın
bulunduğunu bildirdi.
TIP DÜNYASINDA MUCİZE BULUŞ
Araştırmacılar
kemik yaşını gösteren yeni bir biyolojik belirteç geliştirdiler. Bu yeni
belirteç kişilerin bedensel işlevlerinin durumunu ve ömürlerini tahmin etmede
kullanılabilecek. Normalden hızlı yaşlandığı tespit edilen bir kişiye önerilen
egzersizler ve vitaminlerle kişinin 90’lı yaşlarında dahi 30’lu yaşlarındaki
bedene sahip olmasının önü açılacak.
Bilim
ve Teknik Dergisi’nin Mayıs sayısında yer alan Tel Aviv Üniversitesi’nde
yürütülen bir çalışma, kişilerin nasıl yaşlanacağının öngörülmesinin onları
daha uzun ve sağlıklı yaşamasını sağlayabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar
400 Rus ailesinden 18 ile 89 yaşları arasındaki 787 erkek ve 18 ile 90 yaşları
arasındaki 723 kadının kemiklerini inceledi. Bu çalışmanın sonucunda erkeklerin
ve kadınların farklı yaşlanma örüntüleri olduğu ortaya çıktı. Erkeklerin
genlerinin işleyişi daha çok yaşlanma hızını etkilerken, kadınların genleriyse
kemiklerdeki belirgin değişikliklerin hangi yaşlarda ortaya çıkacağını gösterdi.
Araştırmacılar
da geliştirdikleri kemik yaşını gösteren yeni biyolojik belirteçle, genlerin
bedensel yaşlanma üzerinde güçlü etkisi olduğunu gösterdi. OSS olarak adlandırılan
bu yeni belirteç ile kişilerin bedensel işlevlerinin durumu ve ömürleri tahmin
edilebilecek. Yani eğer bir doktor hastalarının normalde yaşlanmaları
gerektiğinden daha hızlı yaşlandığını saptayabilirse, onlara önereceği vitamin
desteği ya da egzersiz gibi bir takım önlemlerle bu süreci yavaşlatıp normale
çekebilecek. Araştırmacılar bu konuda, “Her ne kadar gri saçlar, kırışıklıklar
ya da cildin esnekliği gibi çeşitli biyobelirteçler kişilerin biyolojik
yaşantılarına ilişkin fikir verse de bunları sayısal olarak göstermek çok zor
oluyordu. Ama yeni biyobelirteç OSS ve erken tedaviler sayesinde insanlar 90’lı
yaşlarındayken bile bedenleri tıpkı 30’larındaymış gibi olacak” diyor.
Biyolojik yaşlanmanın önümüzdeki yıllarda, özellikle insanların daha önceden
hiç olmadığı kadar uzun yaşadığı Batı’da giderek önem kazanan bir araştırma
alanı olacağı da ileri sürülüyor.