ANTONI VAN LEEUWENHOEK (1632-1723)
Çoğu bilim adamlarının zengin, eğitimli oldukları ve bilimsel eserlerin yazıldığı Latinceyi bildikleri bir çağda bu Hollandalı sepetçinin oğlu dezavantajlı bir durumdaydı. Van Leeuwenhoek Latince bilmiyordu, eğitim görmemişti ve bir dükkanda çalışıyordu ama yine de biyolojide devrim yaratmıştır. Kendi mikroskoplarını yapmak için çok üstün kalite mercek yontmuş (on tanesi zamanımıza kadar gelmiştir) ve bunlarla havuz suyunda ve insan tükürüğündeki bakteri ve protozoaları keşfetmiştir. 1677’de insanlardaki spermaları keşfetmiştir. Pek çok kişinin küçük böceklerin buğday tanelerinden ve kumlardan çıktığını sandığı bir çağda bunların küçük yumurtalardan çıktıklarını kanıtlamıştır. Ayrıca karıncaların yaşam döngüsünü tanımlamış, yumurta, pupa ve larva aşamalarının nasıl oluştuğunu göstermiştir.
CAROLUS LINNAEUS (1707-1778)
İsveçli bir rahibin oğlu olan Linnaeus 1731 ‘de pek çok bitki inceleme ve toplama gezisinin ilkini düzenledi. İsveç’in Uppsala Üniversitesinde profesörlüğe atandıktan sonra canlıların sınıflandırılması ve adlandırılması için kapsamlı bir sistem çalışmasına başladı. Systema Naturae yıllar boyunca ince bir broşürden çok ciltli bir esere dönüşerek onu modern biyolojik sınıflandırmanın kurucusu yaptı.
Önemli başarısı: Canlı organizmaların sınıflandırılması ve adlandırılması için ilk modern sistemi yayınladı, 1735
CHARLES DARWIN (1809-1892)
Zengin bir ailenin çocuğu olan Charles Darwin tıp ve sonra ilahiyat okudu. Jeoloji ve deniz hayvanlarının araştırılmasıyla ilgilenince 22 yaşında Güney Amerika kıyılarını araştıran HMS Beagle gemisinde doğa araştırmacısı olarak yer aldı.
1836’da İngitere’ye dönen Darwin 1839’da kuzeni Emma Wedgewood ile evlendi, Londra’dan Kent’te küçük bir malikaneye taşındı ve uzun yolculuğunun hikayesini ve bitkiler ve hayvanlar üzerindeki diğer çalışmalarını yazdı. Evrimi anlatan kitabı The Origin ofSpecies by Means of Natural Selection 1859’da yayınlandı. Darwin türlerin tek tek değil uzun bir zaman içinde diğer türlerden yaratıldığına inanıyordu. Onca bu en sağlamın yaşayacağı koşulları yaratan bir varoluş mücadesiydi. Kitabı ve daha sonraki eserleri evrim kuramının temellerini hazırladı.
Önemli başarıları: Türlerin doğal ayıklanmasıyla evrimi kuramını geliştirdi 1837 ve sonrası; The Descent of Han’ı yayımladı, 1871
THEODOR SCHWANN (1810-1882)
Almanya’da doğan Theodor Schwann Bonn, Warzburg ve Berlin üniversitelerinde tıp okudu, sonra özelle sindirimle ilgilendi. 1836’da ide sıvılarını analiz etti, yiyeceklerdeki proteini hazma yardımcı olan pepsin adını verdiği bir maddeyi ayırabildi: Schwann böylece ilk mide enzimini keşfetmişti. 1838’den 1848’e kadar Belçika’da Leuven Üniversitesinde anatomi profesörlüğü yaptı. Mayanın küçük bitsi benzeri organizmalardan oluştuğunu gösterdi ve canlı yaşamının bir tek hücreyle başladığı fikrini geliştirdi.
GREGOR MENDEL (1822-1884)
Avusturya’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan Johann Mendel 1843’te Brünn’de (şimdi Çek Cumhuriyetinde) bir manastıra girdiği zaman Gregor adını aldı. 1850’de öğretmenlik sınavını , kazanamayınca Viyana Üniversitesi’ne girdi. 1854’te Brünn manastırına döndü ömrünün sonuna kadar orada kalıp 1868’de başrahibi oldu. Mendel 1856’dan 1863’e kadar 28.000 kadar bitki yetiştirdi, inceledi ve deneyler yaptı. Bu araştırmalarında genetiğin temel ilkelerininin çoğunu formülleştirdi. Mendel genetik biliminin kurucularından biri olarak kabul edilir.
LOUIS PASTEUR 1822-1895
Fransız kimyageri ve mikrobiyologu Louis Pasteur olağanüstü bir öğrenciydi ve balık tutma ve resim yapmayı diğer derslere tercih ederdi. Ancak yaşı ilerledikçe araştırma dehası giderek ortaya çıkmaya başladı.
Pasteur’un başarıları 1850’lerde Lüle Üniversitesi’nde mikroskopik organizmaların çürüme, ekşime ve iltihaba yol açtığını belirlemesiyle başladı. Şarap ve süt gibi sıvıları kaynatıp soğutarak mikropları yok etmenin bir yolu olan pastörizasyonu buldu. Mikropların pek çok bulaşıcı hastalığın nedeni olduğunu buldu ve mikropları ayırarak aşılar geliştirerek hayatlar kurtardı. Evli beş çocuklu olan Pasteur çiçek, şarbon ve kuduz aşıları da geliştirdi.
Önemli başarıları: Mikroorganizmaların hastalığa neden olduğunu kanıtladı, 1865; kuduz aşısı üretti, 1885
ROBERT KOCH (1843-1910)
Beş yaşındaki Robert Koch bir gün gazetelerden kendi kendine okumayı öğrendiğini söyleyerek anababasını şaşırtmıştı. Bir Alman maden mühendisinin oğlu olan Koch tıp fakültesini bitirdikten sonra Hamburg Hastanesinde çalıştı, sonra da özel muayenehane açtı. Çeşitli hastalıklara neden olan ve bakteri adı verilen mikroskopik organizmaların pek çoğunu tanımlamayı başardı. 1870’de şarbona neden olan bakteriyi buldu. Altı yıl sonra daha kolay inceleyebilmek için şarbonu va daha sonra diğerlerini hayvanların vücudu dışında üretmeyi başardı.
Önemli başarıları: Bakterileri hayvan vücutları dışında yetiştirip inceledi, 1870’ler; vereme neden olan bakteriyi buldu, 1881
ALEXANDER FLEMING (1881-1955)
İskoçyalı Alexander Fleming Londra’da tıp okudu ve St. Mary Hastanesi Tıp Fakültesinde çalıştı. Fleming bakterilerle savaşın yollarını aradı 1928’de laboratuvarında tesadüfen bakterileri öldüren asntibiyotik bir madde çıkaran bir küf buldu. Fleming bu maddeye penisilin adını verdi, ancak penisilin hastaları tedavi edecek miktarlarda Ernst Chain ve diğerlerinin çalışmaları sonunda sağlanabildi.
CHRISTIAN BARNARD (1922-2001)
Güney Afrikalı cerrah Christian Barnard ABD’de kalp cerrahı eğitimi aldıktan sonra ülkesine çalışmaya döndü. 1967’de bir trafik kazası kurbanının kalbini kalp yetmezliğinden ölmek üzere olan bir adama nakletti. Yeni kalp çalıştı ama adam 18 gün sonra zatürreeden öldü. 1968’de ikinci bir operasyonda hasta 563 gün yaşadı. 1970’lerde vücudun kalbi reddetmesini ve enfeksiyonu önleyen ilaçlar geliştirilince kalp nakilleri başarılı olmaya başladı.
RONALD ROSS (1857-1932)
Ronald Ross’un babası Hindistan’da generalliğe kadar yükselen bir İngiliz subayıydı. Nepal’de doğmuş olan Ross tıp fakültesini bitirdikten sonra 1881’de İngiliz-Hint ordusuna katıldı. 1890’larda her yıl milyonlarca kişiyi öldüren sıtma hastalığını incelemeye başladı. 1890’lı yılların ortalarında sıtmanın sivrisinek tarafından taşındığını buldu. Ross’un çalışmaları sonunda sıtma ilaçları bulununca 1902’de Nobel Tıp Ödülünü k aldı. O sırada İngiltere’ye dönmüştü ve 1912’ye kadar Liverpool Tropik Hastalıklar Okulu’nda ders veriyordu.